Halkların Köprüsü Derneği
Savaş Mağduru Sığınmacıları Ucuz Emek Olarak Kullanmak Üzere Torbalı’da Kurulmuş Olan Çalışma Kampı Raporu (21.1.2015)
Halkların Köprüsü Derneği, Torbalı ilçesinde 10.01.2015 tarihinde Suriyeli sığınmacılara yönelik bir Bölge ve Aile Tanılaması ve İhtiyaç Belirleme Çalışması yapmıştır. Bu kapsamda Torbalı – Bayındır yolu üzerinde açık arazide Suriyeli sığınmacıların yaşadığı 80 çadırlık ve 800 kişilik bir kamp yeri saptanmıştır. Bu çadır kampının mevsimlik işçiler için dayıbaşları tarafından kurulduğu ve Suriyeli sığınmacıların burada çalışmak üzere başka kentlerden getirildikleri anlaşılmıştır.
Aşağıdaki rapor bu çalışma kampındaki emek sömürüsünü kayıt altına almak ve ilgili kamu kuruluşlarını göreve davet etmek üzere hazırlanmıştır.
Dayıbaşılık Sistemi Nedir?
Dayıbaşılık kısaca emek yoğun sektörlerdeki iş gücü ihtiyacını karşılayan, işveren ile işçiler arasındaki iş bağlantısını kuran ve iş gücünün devamlılığından sorumlu olmayı kendine iş edinen kişilerin yaptığı işe verilen isimdir. Dayıbaşılık bir nevi enformel-kayıtdışı istihdam bürosu olarak iş görmektedir. İşverenin dayıbaşından beklentisi emek arzının sürekliliği ve işçilerin verimli bir şekilde kesintiye uğramadan çalışmasıdır. Dayıbaşılık sistemi yoğun emek gücüne gereksinim duyulan sektörlerde işlevsel olmaktadır. Sanayi ve tarım sektörlerinin yoğun olarak kümelendiği bölgelerde yerel işgücü genellikle istihdam talebini karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Bu durumda dayıbaşı olan kimseler söz konusu iş gücü eksikliğini gidermek için, işsizliğin yoğun olduğu bölgelerdeki iş gücünü, bireysel bağlantılarını kullanarak, emek talebinin yoğun olduğu bölgelere sevk etmektedirler. İlk bakışta bu süreç yerel ekonomiye katkı sağlayan, işsiz kitlelerin ise çalışmasına olanak tanıyan bir süreç olarak görünse de kanuni bir dayanaktan yoksun olan, herhangi bir yazılı sözleşme ile işçi haklarının korunmadığı ve kayıt dışı bir süreç olduğu için sistemin en zayıf halkası olan işçiler açısından tehlikeler barındırmaktadır. Bütün bunlara rağmen yoksulluğun ve işsizliğin yoğun olduğu bölgelerde insanlar bir umutla dayıbaşının yönlendirdiği bölgelere göç etmekte, yılın belli aylarını buralarda çalışarak geçirmekte ve eğer her şey yolunda giderse emeklerinin karşılıklarını alarak memleketlerine geri dönmektedirler. Dayıbaşı komisyonunu aldığı sürece ve getirdiği işçiler de verilen işleri yaptıkları sürece sistem işlemektedir.
Torbalı’da Sığınmacılardan Önce Dayıbaşları Kimleri Çalıştırmaktaydı?
Suriye’de yaşanan savaştan önce dayıbaşları Torbalı ve çevresindeki mandalina, portakal, pamuk vb. tarım ürünlerinin toplanması için Urfa, Mardin, Diyarbakır gibi doğu illerinde yaşayan işsiz ve topraksız köylüleri tercih etmekteydi. Bu bölgelerden gelen işçiler, iş alanına yakın ya da uygun her hangi bir yerde oluşturulan çadır kamplarda ya da uygun meskenlerde barınıyorlardı. İşin muhtevası belli olduğu için dayıbaşı ile anlaşan işçiler genelde ailenin çalışabilecek durumda olan kadın ve erkek bireylerinden oluşuyordu. Mevsimlik işçi olarak da adlandırılabilecek bu bireyler çalışma yerine giderken çocuklarını ailenin diğer bireylerine emanet ediyorlar, çalışma süresi dolduktan sonra da memleketlerine, köylerine geri dönüyorlardı. Edinilen bilgilere göre Suriye savaşından önce doğu illerinden göç eden erkeklerin gündelikleri 55 TL, kadınların gündelikleri ise 48 TL’dir. Dayıbaşları kadın çalışanlardan kişi başına 3 TL, erkek çalışanlarda ise kişi başına 5 TL komisyon alıyorlardı. Bu durumda doğu illerinden gelen erkek işçilerin ellerine günlük 50 TL, kadın işçilerin ellerine günlük ise 45 TL geçmekteydi.
Dayıbaşları Neden Mülteci/Sığınmacıları Tercih Ediyor?
Suriye’de Mart 2011 tarihinden başlayan savaşla birlikte resmi rakamlara göre 1.700.000 kişi Suriye’den Türkiye’ye göç etmiştir. Göç edenlerin sadece 220.000-240.000 kadarı resmi sığınmacı kamplarında barınmakta, geri kalanı ülkenin çeşitli illerinde son derece kötü şartlarda hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır. Yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için sığınmacıların son derece düşük ücretlerle kayıt dışın çalıştırıldığı bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla dayıbaşları da daha düşük ücretlerle çalıştıkları için, çalışmaya da mecbur oldukları için mülteci/sığınmacıları tercih etmektedirler.
Bu Tercih Dayıbaşlarının ve İşverenin Karlarını Nasıl Etkiliyor?
Torbalı’daki çalışma kampında mülteci/sığınmacıların dayıbaşları tarafından tercih edilmesi işveren ve dayıbaşlarının karlarını artırmaktadır. Bu durum Torbalı’daki kamp özelinde şu şekilde izah edilebilir. Kampta yaklaşık 400 kişi çalışmaktadır. Bu 400 kişinin yarısı erkek yarısı kadın olarak kabul edilsin. Eğer bu iş gücü Türkiye’nin doğu illerinden sağlansa idi dayıbaşı çalışan her kadın için 3 TL, her erkek için ise 5 TL komisyon alacak, bu durumda günlük olarak dayıbaşının kazanacağı para;
200 K x 3 TL = 600 TL
200 E x 5 TL = 1000 TL
Toplam : 1600 TL olacaktı.
Kamp sakinleri ise günlük olarak 35 TL’ye anlaştıklarını bildirdiler. Dayıbaşları işverenle doğu illerinden gelenlere uygulanan rayiçten daha düşük bir rayiç olan kadınlar için 40 TL, erkekler için 45 TL’ye anlaşırsa bu durumda dayıbaşının kadınlar için aldığı günlük komisyon 5 TL’ye, erkekler için aldığı günlük komisyon ise 10 TL’ye çıkmaktadır. Böylelikle dayıbaşının toplam çalışanlardan elde ettiği gündelik kazanç
200 K x 5 TL = 1000 TL
200 E x 10 TL = 2000 TL
Toplam : 3000 TL’ye çıkmaktadır.
Dayıbaşları mülteci/sığınmacıları bu fiyattan çalıştırırken işverenden kadınlar için 45 TL, erkekler için 50 TL gündelik ücrete anlaşırsa, yani doğu illerinden gelenlere uygulanan rayiçten işverenle anlaşırsa, bu durumda dayıbaşının kadınlar için aldığı günlük komisyon 10 TL’ye, erkekler için aldığı günlük komisyon ise 15 TL’ye çıkmaktadır. Böylelikle dayıbaşının toplam çalışanlardan elde ettiği gündelik kazanç
200 K x 10 TL = 2000 TL
200 E x 15 TL = 2500 TL
Toplam : 4500 TL’ye çıkmaktadır.
Her iki senaryoda da dayıbaşının günlük kazancı doğu illerinden göç edenlerin çalıştırıldığı duruma göre 1.8 ila 2.8 kat artmaktadır.
Doğu illerinden işçilerin kullanılması durumunda ise işçilerin işverene günlük maliyeti 19000 TL iken, ilk senaryo uygulanırsa (Kadınlar için 40 TL, Erkekler için 45 TL) işçilerin işverene günlük maliyeti 17000 TL’ye düşmektedir. İşveren de mülteci/sığınmacıları çalıştırmaktan dolayı günlük olarak 2000 TL’lik bir kazanç sağlamaktadır.
Yukarıda bahsedilen süreçlerde dayıbaşlarının işverenle ne kadarlık bir gündelik ücret üzerinden anlaştığı tam olarak bilinemediği için söz konusu senaryolar oluşturulmuştur.
Resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren, Suriye’den Türkiye’ye göç edenlerin geçici koruma, usul ve esaslarını düzenleyen “Geçici Koruma Yönetmeli”’nin 29. Maddesi mülteci/sığınmacıların “İş Piyasasına Erişim Hizmetleri”’ni düzenlemektedir. Maddenin ikinci fıkrasına göre geçici koruma kimlik belgesine sahip olanlar Bakanlar Kurulunca belirlenen sektörlerde, iş kollarında ve coğrafi alanlarda çalışma izni almak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurabilirler. Öte yandan Torbalı’daki çalışma kampı sakinlerinin başvuruları olmadığı gibi onları çalıştıranların da her hangi bir yasal süreci işletmedikleri bilinmektedir. Dolayısıyla ortada sömürüye açık, herhangi bir yasal güvenceden mahrum büyük bir iş gücü kitlesi bulunmaktadır.
Mülteci/Sığınmacıların İkilemi
İltica ya da mültecilik savaşın zorunlu sonucu olarak, göç edilen ülkeler ile kurumsal bir bağ kurma ihtimali barındıran, dolayısıyla da yasal dayanakları olan bir süreçtir. Öte yandan ülkemiz kanunları sadece Avrupa ülkelerinden gelenlere mülteci statüsü verdiği için Suriye’den gelenler “sığınmacı”, “misafir”, “geçici korunanlar” gibi isimlerle tanımlanmaktadır. Kanuni tanımlama ne olursa olsun ya da hangi isim benimsenirse benimsensin yaşanan süreç bir mültecileşme sürecidir. Mülteciler iltica sürecinin sonunda savaş koşullarının yarattığı travmaları bir nebze olsun aşma ümidi taşımaktadırlar. Çünkü uluslararası kurumlar tarafından düzenlenen anlaşmalar ve uluslararası antlaşmalara taraf olan egemen devletler, özellikle savaş durumunda can kayıplarının yaşanmaması ve iltica edenlerin güvenlik ve en temel insani ihtiyaçlarını karşılama adına taahütler vermektedirler. Dolayısıyla mülteciler bu zorunlu sürecin kendileri için en iyi son durak olduğuna dair bir ümit barındırmaktadır.
Torbalı’daki mültecileri barındıran çalışma kampındaki bireyler de yukarıda anlatılan süreci yaşayan kişilerdir. Torbalıda’ki mülteci/sığınmacılar daha iyi bir gelecek kurabilme adına diğer mülteci/sığınmacı kamplarında yaşayanlardan farklılaşmaktadırlar. Bu insanlar, bir mülteci/sığınmacı kampında yaşamaya razı olmamış, bir umutla mülteci/sığınmacı kamplarının toplulaştığı bölgelerden çok uzağa, Ege bölgesine kadar gelerek, çalışma, para biriktirme ve ailelerine yardım edebilme, hayata küçük bir bağ ile de olsa tutunabilme iradesi göstermişlerdir. Bu bağlamda görece daha iyi bir gelecek için kötü sayılabilecek yaşam koşullarına razı gelmişlerdir.
Öte yandan kamp sakinleriyle yapılan görüşmelerden iki aydır kampta çalışmalarına rağmen herhangi bir ücret almadıkları ortaya çıkmıştır. Yine aracılık yapan dayıbaşlarının sayısı hakkında belirsizlik söz konusudur. Dolayısıyla aradaki dayıbaşı/komisyoncu sayısının artması bu insanların düşündükleri gündelik ücret olan 35 TL’den çok daha düşük bir ücret almalarına neden olacaktır. Aktif bir düzenleme olmadığı takdirde de hiç ücret almamaları muhtemeldir. Hiç para almamaları durumunda ise haklarını savunabilecekleri herhangi bir mecra bulunmamaktadır.
Torbalı’daki çalışma kampında sömürüye açık ve herhangi bir yasal güvenceden mahrum olarak çalışan sığınmacıların emeklerini ve yaşamlarını güvenceye alacak girişimlere ivedilikle ihtiyaç vardır.