13 EYLÜL 2015 –
Katılanlar: Prof. Dr. Cem Terzi (Halkların Köprüsü Derneği Başkanı), Prof. Dr. Bayazıt İlhan (TTB Başkanı), Dr. Hande Arpad (TTB Merkez Konseyi Üyesi), Uz. Dr. Eriş Bilaloğlu (TTB Eski Başkanı), Av. Ziynet Özçelik (TTB Hukuk Bürosu)
TTB, Halkların Köprüsü Derneği etkinliklerini ve mülteci sorunlarını öğrenmek üzere dernek başkanı Cem Terzi’yi Ankara’ya TTB’ne davet etti. Toplantı TTB binasında gerçekleşti.
TTB heyetine Halkların Köprüsü Derneği’nin sığınmacılarla ilgili 10 aylık bir zaman diliminde İzmir ve çevresinde yapılan çalışmalar, deneyimler ve önerileri aktarıldı.
Özetle aşağıdaki bilgiler paylaşıldı:
Halkların Köprüsü Derneği’ni geçtiğimiz yıl asıl olarak halklar arasında eşitlik ve özgürlük temelinde kamusal dostluk ve dayanışma kurmak üzere kurulmuştur, ancak kitlesel göçler nedeniyle bu alanda mültecilerle ilgili çalışmalar yapma zorunluluğu doğdu.
Tam olarak sayıları bilinmemekle birlikte Türkiye’de toplam 3 milyon, İzmir ve ilçelerinde ise 300 bin – 400 bin civarında sığınmacı/mülteci olduğunu düşünüyoruz. Devlet sığınmacıları 12 ilde kamplarda tutmak istiyor. Ama bu mümkün olmayınca kapılar açıldı onlar da bütün illere dağıldılar. Turistik yerlerde sorunlar çıkınca toplayıp kamplara geri götürüyorlar. Ancak mülteciler tekrar geri geliyorlar.
İzmir’e göç devam edecek çünkü Avrupa’ya geçiş alanı, Bursa, İstanbul, Mersin göç alanları, Trakya da kara yolu ve demir yolu üzerinden yeni bir göç alanı.
İzmir’de sığınmacıların bir bölümü yarı kalıcı statüde gecekondu bölgelerine yerleşti,
Bir bölüm sığınmacı parklarda, sokak aralarında geçici bir biçimde kalıyor, temiz su, duş, tuvalet gibi ciddi sorunları var.
Bir bölümü daha önce çalışan geçici Kürt tarım işçilerinin yerine Torbalı, Foça, Ödemiş gibi yerlerde yarı fiyatına çalıştırılıyor, bu işçileri organize eden dayıbaşıları var.
Diğer bir grup orta–alt sınıf’tan Suriyeli (aralarında hekim, vetirener öğretim üyesi vb. gibi mesleklerden olanlar ve ceplerinde en az 1000 doları olanlar) Basmane’de otellerde kalıyor, bunlar Avrupa ülkelerine gitmek için Yunanistan’a geçmek istiyor, İzmir’e kıyısı olan bütün ilçelerde sığınmacılar var. Otelde yer bulamayan ya da otelde kalacak parası olmayanlar ise Basmane sokaklarında yaşayarak kendilerini Yunan Adaları’na geçirecek kişileri bekliyorlar.
Ciddi bir insan kaçakçılığı sorunu var. Paranın yarısını burada veriyorlar diğer yarısını gittiği yerlerde veriyorlar, bu da uluslararası ortak bir organizasyonun olduğunu gösteriyor.
Derneğimizde içinde hekim, hemşire ve sağlık çalışanlarından oluşan yaklaşık 70 kişilik sağlık grubu, saha taramaları için saha/sokak grubu ve Arapça ve Kürtçe tercümanlardan tercüman grubu var. Bu ekiplerle çok sayıda ve çok farklı bölgelerde saha ve sağlık taramaları yaptık. Bu çalışmaların öncesinde TTB’nin Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Hizmeti ekibi bize eğitim verdi. Doç. Dr. Kevser Vatansever’e çok teşekkür ederiz.
İzmir’de maalesef kamu kuruluşları (AFAD, Belediye vb. gibi) sahaya çıkmıyor, İzmir’de düzenli sahaya çıkan tek ekip biziz denebilir. Amaç saha çalışmalarını raporlayıp kamu otoritelerini harekete geçirmektir. Yaptığımız her saha ve sağlık çalışmasını raporlayıp onları valiliğe ve il sağlık müdürlüğüne götürüp kayda geçirdik.
Mülteciler geri gönderileceklerini düşündüklerinden veya sürekli bir göç hareketliliği olduğu için Aile Hekimliği sistemine kayıt olup sağlık hizmeti almıyorlar/alamıyorlar. Bu nedenle yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Suriyelilere hizmet vermek üzere İl Sağlık Müdürlüğü’ne Suriyeli poliklinikleri açılmasını önerdik ve bu gerçekleşti. Bu polikliniklerde tercümanlar görevlendirildi. Yine İl Halk Sağlığı Müdürlüğü ile aşılama çalışmalarına katıldık, tercüman desteği verdik. Aşı ile ilgili Arapça ve Kürtçe bilgi broşürleri dağıttık.
Sorunu bütünüyle gören buna göre sistematik bir organizasyonla harekete geçen bir kamu otoritesi yok maalesef. Belediyelerle de çok uğraştık ama sığınmacıların sorunlarına yönelik bir çalışma yaptıramadık, örneğin süt dağıtımı, geçici tuvalet, barınma alanları açılması vb. gibi için uğraştık ama başarılı olamadık.
Şu anda en büyük sorunlardan biri ilaca erişim. İlaç erişimi ile ilgili bir genelge var, basamak sistemine uyulması kaydı ile SUT kapsamındaki ilaçların AFAD bütçesinden ödeneceğini taahhüt ediyor, İzmir’de hiçbir eczane sığınmacılara reçete vermiyor çünkü İzmir Eczacı Odası, AFAD ile bir sözleşme imzalamamış, onlarda TEB yapsın diyor genel protokol imzalanmadığı için iller kaderine terkediliyor.
İstanbul’da İl sağlık Müdürlüğü eczanelerin bir kısmı ile sözleşme imzalamış ve sorun çözülmüş, bazı yerel birimlerde örneğin Manisa’da AFAD ile protokol imzalanmış sorun çözülmüş ama İzmir’de üç yıldır bu sorun çözülemedi.
İlaç kampanyası düzenleyip çaresizlikten Derneğin bir odasını ilaç deposu haline getirdik. Ama bunu istemiyoruz, sorunu da çözmüyor. İzmir’de AFAD ile çalışacak gönüllü eczacılar bulduk. Şimdi bu proje ile ilaç erişimi sorunun çözmeye çalışıyoruz. Valilik, AFAD ve eczacıları bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şu anda çağrımıza olumlu yanıt veren 20 eczacı oldu onlar da birer tane daha bulacak ve 40 eczane olunca İzmir için sorun çözülebilecek diye düşünüyoruz/umuyoruz.
Her hafta bir ya da iki gün saha çalışması yapıyoruz, gıda, hijyenik malzeme dağıtımı ya da sağlık taraması yapıyoruz. Saptadığımız hastaların tedavileri ile ilgileniyoruz. Hastaneye tercümanla götürülmeleri, ilaçların sağlanması vb. gibi. Ciddi sağlık sorunları olan hastaların ameliyat organizasyonlarını üstlendiğimiz oldu.
Bu çalışmaları sadece sağlıkçıların yaptığı sanılmasın. TTB ekolünden gelen hekimler var tabi aramızda ama her meslek grubundan, sosyal kesimden insanlar emek veriyor. Müzisyenler, tiyatrocular, avukatlar, öğretmenler, öğrenciler, işçiler akademisyenler… var derneğimizde.
Mültecilerle ilgili üç talebin aynı anda dillendirilmesinin gerekli ve zorunlu olduğunu düşünüyoruz ve söylüyoruz:
-Savaşın sona erdirilmesi,
-Suriye’den ülkemize gelen sığınmak zorunda kalan insanlara mültecilik statüsü ve haklarının verilmesi,
-Türkiye’de doğan sığınmacı/mülteci çocuklara tıpkı Afganlar ve Balkanlar’dan daha önce gelenlerde olduğu gibi vatandaşlık verebilir, kendi ülkelerinde kayıtları olmayan bu çocukların vatansız olmaları sorunu çözülmeli
Birleşmiş Milletler’in “İnsani yardım” başlığı çalıştığı sivil toplum örgütleri var (örneğin ASAM). Uluslararası bazı tıp kurumlarıda (IMC, Sınır Tanımayan Hekimler vb. gibi). Bizim derneğimiz BM ya da AB için proje hazırlamıyor. Projeciliğin yarı profesyonelliğe yol açtığını düşünüyoruz ve bu kurumlardan ekonomik destek talebinde bulunmuyoruz.
Aynı alanda çalıştığımız bazı kurumlarla örneğin ASAM, Mülteci Derneği, İHD işbirliği yapıyoruz.
Yine uluslararası kuruluşlardan biri olan ve Türkiye’nin güneyinde mülteciler alanında faaliyet gösteren Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ile iki kez görüştük ve alan ihtiyaçlarını değerlendirdik.
Türkiye’deki mültecilerin durumu ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Pek çok risk taşımaktadır. Üniversitelerin Halk Sağlığı Anabilim Dalları sığınmacılara/mültecilere yönelik araştırma yapmalılar, koşulları zorlamak gerek, sığınmacılara yönelik araştırma yasağının sosyal bilimcilere yönelik olduğunu düşünüyorum, Biz saha araştırmaları yapıyoruz henüz bir engelle karşılaşmadık. Raporlarımızı İl Sağlık Müdürlüğü’ne veriyoruz. Son raporumuzu Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalına da sunduk.
TTB için önerilerimiz;
TEB ile ilaç meselesinin çözümü için iletişim kurulmalı,
İHD , İHV gibi kurumların çalışmaları var onlardan da bilgi sahibi olunmasında yarar olabilir.
Sağlık Bakanlığına bağlı bazı hastaneler yoğun olarak sığınmacılara/mültecilere hizmet veriyor, bazı hastaneler çok sıkıntıda, dil bilmiyorlar, doktora en ufak yardımcı olacak bir organizasyon yok. Kadrolu tercüman bulunmuyor, hekimler, hemşireler çok sıkıntı çekiyor. TTB sağlıkçılara sahip çıkmalı.
TTB;
Savaşın sona erdirilmesi, ülkemize sığınan insanlara mülteci statüsünün ve haklarının tanınması taleplerini dillendirmeli,
Mültecilerin sağlık hizmeti alabilmeleri için (İzmir örneğini de dikkate alarak gerekli girişimlerde bulunmalı)
Halk sağlığı Ana Bilim Dalları’nın saha çalışmaları yapmaları için girişimde bulunmalı,
Bu alana özgü uluslararası toplantı çok yararlı olabilir
Özellikle yoğun Suriyeli mülteci göçü alan Lübnan ve Ürdün ile görüşüp onların katılımını sağlanabilir.
Sağlık Bakanlığı ve AFAD ile mülteci sorunu ve halk sağlığı sorunu görüşülmeli
Toplantı TTB yetkilerinin derneğimize takdirlerini sunması ile sona erdi.
Süreç içinde yeniden görüşüleceği üzerinde anlaşmaya varıldı.
Prof. Dr. Cem Terzi, TTB’ne bugüne dek toplum sağlığı alanında yaptığı çalışmalar yüzünden derneğimiz adına teşekkürlerimizi iletti.