Güvenli Geçişi Sağlayın, Ölümleri Durdurun!

Halklararası Dayanışma Köprüsü Derneği (Halkların Köprüsü Derneği) olarak daha önce de mülteci ölümlerinin durdurulması amacıyla birçok kez basın açıklamalarımız oldu.

eşşş

Son basın açıklamamızda “Ölümler, sınır güvenliğinin arttırılması, yeni tel örgüler çekilmesi, insanların toplama kamplarına gönderilmesi ve sınır dışı tehdidi ile engellenemez. Bu politikalar ancak ölümlerin sayısını arttırır.” demiştik.

Nitekim ve ne yazık ki, özellikle son bir haftada olmak üzere açıklamamız sonrasında hemen her gün ölüm haberleri geldi.

Emperyalist güçlerin Afganistan ve Ortadoğu’da, özellikle de Suriye’de yarattığı çıkar savaşları sonucunda milyonlarca insan öldü ve sağ kalan milyonlarcası da mülteci konumuna düştü. Mülteciler onurlu bir yaşama kavuşmak için risk almaya devam ediyor. Türkiye’den Yunanistan’a kaçak yollarla denizden geçişler sürüyor. Resmi rakamlara göre bu yıl 5000 mülteci Ege ve Akdeniz’de boğularak öldü. Gerçek rakam bunun çok üzerinde olabilir.

Birleşmiş Milletler’in geçen ay yayımlanan 2015 yılı başlangıç verilerini içeren raporuna göre zorla yerinden edilmiş insan sayısı bu yıl rekor düzeye, 60 milyona ulaştı. Dünya genelinde her 122 kişiden 1’i zorla yerinden edilmiş durumda! Suriye, Yemen ve Libya’da savaş ve çatışmalar sürdükçe bu rakam artacak. Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci var. Son 4 yılda Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısı yaklaşık 150.000. Yunan Adaları ve Balkanlar üzerinden bu yıl Avrupa’ya geçebilen mülteci sayısı ise sadece 1 milyon. İlk bakışta büyük bir rakam gibi gelebilir ama krizin büyüklüğü karşısında bu çok yetersiz bir rakam. Suriye’de süren savaş nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş insan sayısı 7 milyon… Bunun anlamı şu: savaş devam ederse 7 milyon mülteci daha eklenecek krize… Öte yandan Suudi Arabistan, Katar gibi zengin Müslüman ülkelerin şimdiye kadar tek bir Suriyeli mülteci kabul etmemiş olması da çok acı ve utandırıcı bir gerçek!

Savaşlar ve devlet şiddeti dünya genelinde her gün 4600 insanı ülkelerini terk etmek zorunda bırakıyor. Bu yılbaşında toplam mülteci sayısı Suriye savaşının etkisi ile rekor düzeye toplam 20,2 milyona ulaşmış durumdadır, yılsonuna kadar bu rakamın 34 milyon olacağı tahmin edilmektedir. AB ise verdiği sözleri tutmuyor maalesef. Bu yıl BM mülteci kamplarından 22.000 kişi alacağına söz vermişti ancak şu ana kadar sadece 600 kişi aldı.

Avrupa’nın sınırlarını mültecilere kapatmak, 508 milyon nüfusu olan bir kıtaya 20,2 milyon mülteciden sadece 1 milyonunu kabul etmek, sorunu görmemek, sorumluluk almamak demektir. Avrupa Birliği mülteci politikasını değiştirmek ve bu krizi çözmek zorunda. Aksi halde Akdeniz’deki ölümlerden ve Balkanlar’daki kaostan sorumlu olacaktır.

Türkiye, Suriyeli mültecilere onurlu bir yaşam olanağı sunamıyor ne yazık ki. Bu insanlar çalışma hayatına yasal olarak giremiyorlar, bir kısmı kaçak olarak güvencesiz ve çok kötü koşullarda iş bulabiliyor. Çocukların ezici çoğunluğu eğitim alamıyor, bu çocuklar kayıp bir nesil olmaya adaylar. Çocuk işçiliği yaygın bir sorun. Sağlık hizmetlerine erişimde büyük sorunlar yaşanıyor, aşılanmamış bebekler var, barınma ve beslenme koşulları çok yetersiz. Yıkık dökük evlerde, derme çatma çadırlarda, elektrik, su, tuvalet, banyo olanağı olmadan yaşamaya çalışıyor mülteciler. Komşularının yiyecek vermedikleri günlerde aç yatıyorlar. Suriyeli mülteciler için sistematik bir sosyal uyum programı hala uygulanmıyor ve Türkiye’de onurlu bir yaşam olanağına sahip olmayan bu insanların Avrupa’ya geçişleri de engellenmeye çalışılıyor.

Türkiye coğrafyasında da çözüm sürecinin ortadan kalkması ile yeniden başlayan savaşta, devlet şiddeti tıpkı 90’larda yaşandığı gibi zorla bir iç göç yaratarak yüzbinlerce Kürt vatandaşı zorla yerinden etme yolunda ilerliyor.

Türkiye’nin “Suriyelileşme” riski bu ülke ve Ortadoğu için tam bir felaket olur! Tüm bu savaşların emperyalist yeniden paylaşım savaşları olduğunu ve emperyalist ülkelerin büyük çıkarları için yapıldığını biliyoruz. Bu paylaşımdan pay kapmaya çalışan, İŞİD ve benzeri gerici güçleri destekleyen bölge ülkeleri de masum değildir! Savaşları durdurmadan, yeni savaşları önlemeden mülteci kriziyle baş edilmesi olanaksızdır.

Savaşları ve çatışmaları durdurun!

Ölümleri durdurun!

İnsanları mülteci olmak zorunda bırakmayın!

Asıl yapmanız gereken budur!

 

Bugün ise, Avrupa Birliği acil bir şekilde sınırlarını açmalı ve Ege ve Akdeniz’de ölümler durdurulmalıdır! İnsanların mülteci konumuna düşmesinde pay sahibi olan ülkeler, bu yetmezmiş gibi 3 milyar Avro rüşvet karşılığı bu insanları ikinci kez ölüme mahkûm kılabilmekte ve Türkiye de bu para karşılığında kendi topraklarının toplama kampı olmasını pişkinlikle kabul edebilmektedir. Bugün denizlerdeki bu bebek, kadın, erkek, yaşlı insan ölümlerinin en yakından şahitleri olan bizler, İstanbul, Çanakkale, Ayvalık, İzmir, Datça, Kuşadası, Bodrum, Mersin’den eşzamanlı olarak kamuoyuna ve muhatap ülkelere aynı anda aynı sözleri haykırıyoruz;

Güvenli geçişi sağlayın! Ölümleri durdurun!

Denizlerden geçişler her geçen gün daha çok can alıyor.

Sınırlar açılmalı, tel örgüler kaldırılmalıdır!

Bugün ayakta olan bu şehirlerimize daha çok destek olunmalıdır. Kamuoyu baskısı çoğaltılarak sorumlu ülkelerin güvenli geçişi açması sağlanmalıdır. Her gün gerçekleşen ölümlerin sorumluluğu en çok güvenli geçişi sağlamayan ülkelerdedir ama her insan biraz sorumludur. Türkiye’nin tüm kıyılarından tek ses, tek yürek olarak Türkiye’ye ve Avrupa Birliği’ne tekrar tekrar sesleniyoruz:

Güvenli geçişi sağlayın! Ölümleri durdurun!

Bizler, bu gerçekleşene kadar her ölümde seslenmeye devam edeceğiz.

 

Comments are closed.