Halkların Köprüsü Derneği 24 Nisan Açıklaması

10398673_1493935100871041_7222745029981359847_nHalkların Köprüsü Derneği, Yüz Bir Yıl Önce Varlıkları ve Kültürleri Bu Topraklardan Yok Edilmek İstenen Ermeni Halkından Özür Diliyor Kurbanların ve Mağdurların Önünde Saygı İle Eğiliyor.

Tarih, istediğimiz gibi ekip biçeceğimiz boş bir zaman tarlası değildir. Geçmişi değiştiremezsiniz. Geçmiş, olmuş bitmiş ve artık değiştirilmesi imkansız olayların alanıdır çünkü… Keşke değiştirilebilseydi. Ama biliyoruz ki bu mümkün değil!
Oysa istersek şimdiyi, kendimizi, bu toplumun geleceğini değiştirebiliriz.
İdeolojik-resmi perdelerimizi aralayıp, basit ama insani bir adım atarak geçmişte utanç ve acı dolu olayların yaşanmış olduğunu kabul etmek herşeyi değiştirebilir. Geçmiş, geleceğin ebesidir çünkü!

Tarih, fütursuzca savurulan tehditlerle korkutabilecek güçsüz bir rakip değildir. Geçmiş bizden korkmaz ama biz geçmişi çok önemsemeliyiz; geçmiş, şimdiye ve geleceğe hükmeder çünkü!

Tarih, bütün sakinleri huzura kavuşmuş, dilsiz bir mezarlık değildir. Bükülmüş hakikatin acıtmaya devam ettiği, hala huzur bulamamış biteviye kendi isimlerini fısıldayan, ruhlar dolaşmaktadır bu mezarlıkta! “Ben Krikor, ben Zabel, ben Hrant, ben Leda, ben Zarui, ben Ohannes, ben Anuş, ben Nazaret, ben Garabed, ben Onnik, ben Isdepan, ben Hampartsum… Neredesiniz çocuklarım, annem, babam, kardeşlerim? Ya ben neredeyim, nerede yasını tutacağım bedenim! ”

O insanları geri getiremeyiz artık ama en azından yurtlarından sürgün edilen, sürgün yollarında topluca katledilen o insanların ruhlarına azap çektirmekten vazgeçebiliriz.

Böylece kendi bedenlerinin, kayıplarının, kültürlerinin yasını tutabilmeleri için kurbanlara ve mağdurlara, kendi bedenimizi kendi göz yaşlarımızı, kendi kalbimizi ödünç verebiliriz…Onlarla birlikte yas tutabilir, onların ruhlarıyla kucaklaşabiliriz….

Yalnızca koşulsuzca ve samimiyetle şu sözü sarfetmemiz bir başlangıç olabilir: ”Geçmişimizdeki bu büyük hatadan dolayı utanç içindeyim ve özür diliyorum.”
Çünkü, insan olmak, böyle bir insanlık suçunun ağırlığı altında kalan bir geçmişi inkâr etmeyi değil, bu geçmişin kötülükleriyle yüzleşmeyi gerektirir.

Comments are closed.