7 aydır misafirimiz olan ve Kanada’ya mülteci başvurusu yaptığımız Maha ve altı çocuğu ile vedalaşmak üzere saat 10’da dernek binamızda buluştuk.
Hüzün ve sevinç birlikteydi.
Maha heyecandan gece hiç uyuyamadığını, bizi çok özleyeceğini anlattı. Şüra’ya ve derneğimize teşekkür etti. Çocuklar Türkçe öğrenmeye başlamışlar, her birimize ‘’sen de Kanada’ya gel’’ diyorlardı.
10 günlükken karşılaştığımız Muhammed artık 7 aylık gürbüz bir bebek, sanki her şeyi anlıyormuş gibi bakıyordu…
Maha’nın kalacağı evi Kanada’daki dernek gönüllümüz Seçil ve arkadaşları tutmuş, hazırlıkları yapmıştı. Evlerinin küçük bir bahçesi bile vardı…
Yeni bir hayatın doğum günü olsun diye bir pastaya mumlar yakıp, çocuklarla birlikte üfledik.
Bu topraklarda usuldür gidenin arkasından yolları su gibi açık olsun diye su dökülür. Bir bardak su döktük.
Maha suyu döktüğümüzü görünce hızla geri döndü! Bardağı kırmamızı istedi. Kırmazsak geri dönecekleri anlamına geleceğini söyledi.
Bardağı kırdık…
Sokakta kırık cam parçalarını toplarken, Suriye savaşında kocasını, yakınlarını yitiren, altı çocuğu ile tek başına kalan bir kadının bu cam bardak gibi paramparça edilen hayatından nasıl vazgeçmediğini ve hiç bilmediği çok uzak bir ülkeye onurlu bir yaşam kurmaya giderken nasıl kararlı, güçlü ve vakur olduğunu düşündük…